Dr. Hermann’ın Gezi Notları: Avusturyalı Bir Doktorun Afyon Gezisi (1840)

DR. HERMANN-1840

Avusturya’da yayın yapan bir derginin 10 Ekim 1840 tarihli sayısında “Dr. Hermann’ın Gezi Notları” başlığı ile yayınlanan bu notlarda Bursa üzerinden Afyonkarahisar’a gelen ve burada şehri yöneten, kendi ifadesiyle “Ağa’nın misafiri” olan bir kişinin izlenimlerini kuyacaksınız. Notlarda Ağa’nın evi, yaşayışı, halkın durumu ve Padişah Abdülmecid’in o günlerde yaptığı reformlara dair tesbitler var.

Ans dem Tagebuche eines Arztes auf einer Reise in dem Pafchalik von Brussa. (Dr. Herr mann.) Populäre Österreichische Gesundheits-Zeitung- 10 September 1840 sayfa 589-590

Karahisar’a iki saat uzaklıkta bir dağın eteğinde deri hastalıkları, böbrek rahatsızlıkları ve hemeroid tedavisi ile ünlü kükürtlü sular çıkan bir kaplıcaya vardık. Ağa bizi burada bıraktı. Buraların sıhhi şartlara uygun bir duruma getirilmesi gerekir.

Birazda bu dağlık bölge ve sakinlerini tanıtalım.

Karahisar Kasabası 4.400 nüfusa sahip. Valinin oturduğu yer yüksek bir dağın yamaçlarında ve etrafı duvarlarla çevrili. Yüksek dağların zirveleri karla kaplı. Buradaki evler küçük, düz toprak damlı, tuğla
kullanmadan yapılan çamur sıvalı yerlerden oluşuyor. Yanyana sıralanmış yüzlerce düz ev. Bu kadar evin arasında minaresiz bir cami, Ağa’nın görkemli evi ve heybetli kale görünüyor.

Ağanın evi yüksek duvarla çevrili, içine girince rahat ve geniş odaların zemini ipek halılarla döşeli, kenarlarda divanları var. Pencereler rengârenk camlarla kaplı. Bu vahşi doğada gündelik hayatın tüm konforlarıyla döşenmiş böyle bir evi görmek oldukça şaşırtıcı. Buradaki Ağa’da tıpkı Avrupa’da Ortaçağ’da ki şövalyelerin yaptığı gibi
insanlar yoksulluk ve sefalet içinde yaşarken onların alınteriyle kendi saraylarını, zenginliklerini inşa etmiş.

Ağa Hacı Mehmet’in ailesi eski zamanlardan beri buraya hükmetmiş. Halkın elindekini almışlar, zulmetmişler, kötü anılan birisi. Fakat padişah Abdülmecit sayesinde bu kötü günler sona erdi. O böyle zorbaların elini kolunu bağladı. Daha önce bu Ağaların maaşları yoktu ancak hükümet namına toplanan vergilerin yarısını onlar alırlardı. Şimdi belli bir aylık maaş alıyorlar, bundan hoşnut değiller. Ama toplanan vergilerin tamamı devlet hazinesine gidiyor.

Kadı bile eskiden herkesten para alırdı. Şimdi maaş alıyor. Gerçekleri söylemek gerek. Ağanın başkanlık ettiği büyük divanda Ermeni Sarraf, Tütüncübaşı, Kahvecibaşı, Tüfekçibaşı, Tabakçı hepsi ona hizmet ediyordu.

Büyük çam odunlarının yandığı şöminenin başına oturduğumuzda Ağaya baktım. 40 yaşlarında yakışıklı biri. Sırtına kürkünü giymiş, divanda bağdaş kurarak oturuyor. Ağzına uzun bir sigara koydu, bunu yakan hizmetçiye bir ihtiyacı olmadığını, çekilebileceğini söyledi.

Bir an uzun salondaki korkulukların arkasında tüfekçiler, gümüş renkli tabancalarıyla, kemerlerinde hançerleriyle birçok muhafız gizlendiği hissine kapıldım. Kendimi Odenwald kalesinde (Almanya’nın Hessen Eyaleti’nde bulunan bir dağ) bir şövalyenin yanında zannettim. Ağa, Türk gazetesini çıkarıp günün haberlerini Arapça okumaya başlayınca şaşırdım. Çünkü Arapça okumayı bilen azdır. Burada halk yoksulluk içinde. Etraf dağlar olduğu için bir şey yetiştirilmez. Sadece düzlüklerde tarım yapılabilir. Avcılık, ormanlık alanlardan kesilen kerestelerin ticareti birazda hayvancılık. Kümes hayvanları yetiştiriciliğide vardır. Burası karanlık bir şehir.

KAYNAK:
TARİH BOYUNCA SEYYAHLARIN GÖZÜNDEN AFYONKARAHİSAR
HASAN ÖZPINAR / AFYONKARAHİSAR İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI / ŞUBAT 2019 / AFYON

AÇIK KAYNAK:  https://drive.google.com/file/d/1cPEpZ85MiU6jA9iTnVLcxCauCi_VlA2U/view