Coğrafyacıların piri Amasyalı Strabon’un gözünden (M.Ö. 7 – M.S. 18) eski çağ Afyon ve çevresi

İlimize yolu düşen ilk seyyahların başında antik çağda yaşamış, dünya çapında meşhur Amasyalı Strabon gelmektedir. Tam olarak yazılma tarihi bilinemese de kimine göre M. Ö. 7 yılında, kimine göre M. S. 17-18 yıllarında kaleme aldığı 17 ciltlik “Geographika” (Coğrafya) adlı çalışması Strabon’un ülkemiz tarih ve coğrafyasını incelerken ilk başvurulan kaynaklardan birisidir. Pek çok kez baskısı yapılan bu eser antik döneme dair önemli bir eserdir.

Yaşadığı çağda Avrupa, Asya ve Afrika’nın önemli bir bölümü ile Doğu Anadolu’dan Mısır’a, Karadeniz kıyılarından, Akdeniz’de ki adalara varıncaya kadar bizzat gidip gördüğü yerleri kaleme alan Strabon, M. Ö. 64 veya 63 yıllarında Amasya’da doğmuş ve varlıklı bir aileden geldiği için istediği gibi gezmiştir M. S. 21 yılında vefatına yakın memleketine dönerek burada ölmüştür.

Strabon, kitabında Afyonkarahisar’da iki antik kentten sözetmektedir. Birincisi Synnada (Şuhut) antik kentinde zeytin ağaçlarının bulunduğu ovadan bahseder. İklim şartları gereği günümüzde zeytin ağaçlarının yetişmediği bu coğrafyada gezginin neye dayanarak bunu yazdığı halâ bir muamma. Strabon’dan 18 asır sonra bu topraklara gelen Texıer’de bu garipliğe dikkat çeker. Roma İmparatorluğu’nun mermer ocaklarının Synnada’da bulunduğunu ve Romalılar için bu mermerin kullanılmasının büyük bir lüks olduğunu yazan Strabon’un bu ifadesi aklımıza şu soruyu getirmiyor değil; acaba İscehisar’da ki antik Docimeum mermer ocakları o tarihte henüz işletilmiyor muydu?

Antik dönemdeki adı Apamee olan Dinar ilçemize de giden Strabon burada da Menderes Nehrinin kaynağından, geçtiği yerlerden, Marsyas’dan sözeder.

“Synnada büyük bir kent değildir. Fakat önünde, çevresi hemen, hemen altmış stadion olan zeytin ağaçları dikili bir ova uzanmaktadır. Bu ovanın öte tarafından Romalıların adlandırması üzere Docimia kasabasıyla Synnada mermer ocakları vardır. Her ne kadar yerliler bu kasabaya Docimite ya da Docimee derlerse de Romalılar bu adı vermişlerdir. Başlangıçta bu mermer ocaklarından ancak orta derece büyüklükte parçalar çıkarırlardı. Fakat şimdi Romalıların aşırı istekleri üzerine, buradan büyük tek parça sütunlar alınıyor. Bunlar renk çeşitliliği bakımından hemen hemen su mermerine yakındır. Kaymak taşı denilen en güzel renkli bu mermerleri, ağırlık açısından deniz kenarına kadar taşımak çok zor olmakla beraber, hayran kalınacak güzellikte sütun ve parçalar yine de Roma’ya taşınır.

Apamee, hem İtalya’dan hem Yunanistan’dan gelen malların bulunduğu ve bu malların ortak bir deposu olduğu için Asya pazarında Efes’ten sonraki ikinci derecede önemli bir ticaret merkezidir. Apamee, Marsyas nehrinin kaynağının kenarında kurulmuştur. Nehir kentin ortasından akar ve kaynaklarıda kentin içindedir, burada aşağıya doğru kentin içinde aktıktan sonra şiddetli ve aceleci bir akımla Meandre’ye (Menderes) karışır. Meandre Orgas adında bir ırmakla daha birleştikten sonra düz bir ülkeden yumuşak ve ağır bir akıntıyla geçer ve ileride genişleyerek Phryrigia içerisinden bir süre aktıktan sonra Meandre ovası denilen yerde Kayra ile Lidya arasındaki sınırı meydana getirir. Buradaki akıntısı o kadar kıvrımlıdır ki bu derece kıvrımlı olan her şeye Meandre’lamak adı verilir. Nehir sonunda şimdi İyonya’lıların oluşturduğu Karya’dan geçerek Miletos’la Priene arasından denize dökülür. O, üzerinde aynı ismi taşıyan bir kent bulunan Kelainai adlı bir tepeden çıkar. Antiokhos Soter, Kelaina’de oturanları bugünkü Apamee’ye yerleştirmiştir ve bu kent ismini kralın annesi olan Apama’dan almıştır. Apama, Artabazos’un kızı olup Seleukos Nikotor’la evlenmişti. Olympos ve Marsyas efsanesi ile Marsyas ile Apollon arasındaki yarışma burada geçmiştir. Kelainai’nin yukarısında flütlerin ağız kısmının yapımı için elverişli olan kamışı yetiştiren bir göl bulunmaktadır. Hem Marsyas’ın hem Meandre’nin kaynakları bu gölden beslenir.”

1-İncelediğimiz nüshalar; Geographie De Starabon. Paris, De L’ımperıe Royale . 1816 . s. 123-125 – Strabon. Antik Anadolu Coğrafyası. Çeviren Prof. Dr. Adnan Pekman. Arkeloji ve Sanat Yayınları Basım Yılı 2000 s. 82-83
2- Stadion antik çağ mesafe birimi: Bir Roma stadionu = 1⁄8 Roma mili; 185 m:11 km.

KAYNAK:
TARİH BOYUNCA SEYYAHLARIN GÖZÜNDEN AFYONKARAHİSAR
HASAN ÖZPINAR / AFYONKARAHİSAR İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI / ŞUBAT 2019 / AFYON

AÇIK KAYNAK: https://drive.google.com/file/d/1cPEpZ85MiU6jA9iTnVLcxCauCi_VlA2U/view