Neyneyen gülüm… | Şiir | Mürşide AYHAN

Dam başında asılı değilse kalburum,
Elek elekte sac ocakta, nerde bir çuval unum?
Dört kulpluyla yoğurulmazsa hamurum,
Taşa taşa gelmedikten sonra neyneyen gülüm.

Haşgeşi sürtemedikten sonra taşta,
Ezip çıkarmalı özünü, esiranla sıyırarak hatta
Deve çulu katmeri çevire çevire kızgın sacta,
Pişiremedikten sonra neyneyen gülüm.

Börek, bükme ağzıaçık, mahalle fırınında pişmezse
Başımın üstünde; özel tepsi ile yana yana eve gitmezse,
Yanında tas tas, buz gibi fişne hoşafım , ya yetmezse,
Gören gözün hakkı demedikten sonra neyneyen gülüm.

Dığanlarda kızdıramazsam haşgeş yağını,
Göce köttüsü, hamuraşı, mercimekli pilavını
Fırına geceden koyamazsam keşkeğin hasını,
Kaşık kaşık yemedikten sonra neyneyen gülüm.

Yayıp mendili ortaya seremezsem meydan soframı,
Etrafında dizilip, bilmezlerse sofranın adabını,
Çorbayla başlatmazlarsa, yemeklerin başını,
Sıra yemekleri, sıralanmadıktan sonra neyneyen gülüm.

Tekerlek gibi patatesli ev ekmeğini, düzgünce,
Basıp bağrıma dilimlemeyince ince ince,
Ararım sofrada yerini, misafirim gelmeyince,
‘’ Ye Allasen!’’ diye ısrar edemedikten sonra neyneyen gülüm.

Mürşide AYHAN