Dinar Evliyaları

Abdulhalim DURMA

/Evliyalar Şehri Afyonkarahisar / Amasya 2009

Osmanlılar zamanında ilçenin ismi Geyikler’dir. Bu isim Oğuz Türkmenlerince konulmuş bir ‘ongun’ adıdır. Baba Bey Camii ve Çarşı Camii olarak da anılan Dinar’ın en eski ve en büyük camisi Ulu Cami’dir. Cami kebir Mahallesindeki yapının 1776 yılında Harputlu Baba beyzade tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Taştan minaresi ve şadırvanı bulunan cami, 1953 yılında VGM tarafından restore edilmiştir. Ayhan Kalkan Caminin 1776 yılında Harputlu Bababeyzade tarafından yaptırıldığını yazmaktadır. Bababey ismi de buradan gelmiş olabilir. Cami minaresinin yapımı ve onarımı ile ilgili olarak iki adet kitabede şunlar yazılıdır. :

” Hamdillah Maşallah sahibül hayrat etti bu minareyi esin Ruzi mahşerde bula ecrin olan naili cezil

Lütfi hak ile bu minareyi yaptırdı ihya eyledi Ya ilahi kıl atalar kılma mahrum hacil Sahibül hayrat Ayşe Hatun Kitişzade Derviş. Hicri 1195 ( 1779 Miladi )‛

” Sahib-ül hayrat vel hasenat bani El Haccac Dede zade Hacı Mustafa Rafe Alahın el hac lehuma Hüseyin Veli valide kime cemia Es senetül muharemül haram. 1340 – 1342 ( Miladi 1924 – 1926 )‛

Ayrıca mihrabın iki tarafındaki sütunlar, bugüne kadar bozulmamış kök boyalarla duvarlardaki değişik şekillerde yazılmış hat örnekleri, cami tasviri ve süslemelerde kullanılan çeşitli motiflerle dikkati çeken Bademli Köyü Camii, ahşap bir yapı olup caminin dış duvarlarına yine kök boyası ile Osmanlı arması işlenmiştir. Bu armanın köşesinde, ‘Dinar kazasında Bademli Karyesinde Ġbrahim Bin Hasan 6 Eylül 1333’, yazısı göze çarpar.

İlgar, Dinar’da Üç Kardeşler, Seydili, İbirli, Aydınlık yatırlarının bulunduğunu bildirir.

İlçe merkezine 45km uzaklıkta bulunan Ġbirli46, Dinar ilçesine bağlı Kınık kasabasında bulunan bir mesire yeridir. Kasabanın ilk yerleşim yeridir ve burada, dört tane dedenin yattığına inanılır. Bu dedelerin yattıkları alan kasabalılar tarafından ev haline getirilmiş olup içerisinde bir türbe bir mescit bir de açık mutfak yer alır.

***

Sandıklı’nın Ece Mahallesi eşrafından Müminzadeler’den Mehmet’in şiirlerinde ‚Fikri‛ mahlasını kullandığı için Sandıklılı Fikri47 ismiyle ün yapmış olduğunu görürüz. 1844 yılında Sandıklı’da doğan Mehmet, Divan’ında yer alan şiirlerinden anlaşıldığına göre on iki yıl Sultan Abdülaziz, dört yıl da Sultan II. Abdülhamit döneminde olmak üzere on altı yıl subay olarak askerlik yapar. 1876-77 yılında yedek subay olarak katıldığı Plevne Savaşı bozgunundan sonra kaçarak Ġstanbul’a gelir ve bir süre ‚Acem Han‛da kalır. Savaştan sonra memleketi Sandıklı’ya dönen Mehmet 1880’lerin başında Nakşibendi tarikatına intisap eder.

Şeyhi muhtemelen Hasan Efendi’dir. Onun aradığı huzuru bulmuş olduğunu şu mısralarından anlıyoruz.

Hamdulillah ben tarikata çün dehalet ideli

Bildim ol dem kulluk içre şöhretimi şanımı

Fakat yine de memleketi Sandıklı’da aradığı ortamı bulamayan Mehmet daha sonra Dinar’a gider ve orada öğretmenlik yapar. Divan’ını 1886-87 yıllarında tamamladığına göre Dinar’a gelişi bu yıllardan öncedir. Ömrünün sonuna kadar burada ikamet eden ‘Sandıklılı Fikri’ öğretmenlik görevini de ölümüne kadar sürdürmüştür. 1904 yılında Dinar’da vefat eder. Evlenmemiş, çoluk çocuk sahibi olmamıştır. Yalnız bir hayat sürmüş olduğu anlaşılan şairin bir beyti şöyledir.

Rızkımız toplamak üzere gelüb alem aşina

Acaba kim yaza tarihini kabrin taşına‛

Sandıklılı Fikri’nin şiirlerini Yunus’tan aldığı ilhamla yazmış olduğu kabul edilir. Bugün şairin sülalesine mensup olanlar Ġnan soyadını taşımaktadır.