Dillere destan olmuş Ümmü Türküsü-Çay



Yöre: Afyonkarahisar-Çay

Derleme: Muzaffer Sarısözen

Kaynak: Nezahat Bayram

Araştırma: Ünal Şöhret Dirlik

Çaya da düştü dutamadım golunu
Uzak da gitti bilemedim yolunu
Güzel de mevlam kısmet etmiş ölümü
Akmayası çaylar nerelere goydun
Ümmümü suna boylumu yarimi

Kadı da geldi mahkemeler kuruldu
İfadesi mustantikten soruldu
Komşuları mahkemeye yoruldu
Kudurası çaylar nerelere koydun
Ümmümü suna boylumu yarimi

Elma da verdi elmasını yemedim
Ben Ümmü’me birşeycikler demedim
Nerelere gitti, ben Ümmümü görmedim
Akmayası çaylar nerelere goydun
Ümmümü suna boylumu yarimi

Geçen yazımda Afyon Yöresinden Milletvekili Osman Attila’nın derlediği ve hikâyesini anlattığı,1958 yılında derlenip, Ankara’da yayınlanmakta olan ”Kırk Bin Köyün Dergisi: Selam”da Cahit Beğenç’in yayınladığı “Gelin Ümmü” türküsünü anlatmıştım. Bu yazımın konuğu değerli Sanatçı Nezahat Bayram. Türkü Sokağı’nda Gelin Ümmü’yü şöyle anlatıyor:

“Bütün türkü öykülerindeki kızlar güzeldir ya; Ümmü hepsinden güzelmiş anlaşılan. Yaşadığı çağda onu deliklanlılar paylaşamazmış; şimdi de ardından yakılan türküler paylaşılamıyor. Muğla’dan Eskişehir’e, Denizli’den Manisa’ya kadar nice Ege İl ve İlçesi, Ümmü’nün yaşadığı yer olmakla övünüyor. “Kimisi “Olay burada geçmiş; Ümmü de Dalaman Çayında boğulmuş“ derken, kimileri; Ümmü bizim hemşehrimizdir ve Gediz’de boğulmuştur” diyor. Bir başka ilçenin halkı Menderes’te boğulduğunu söyler Ümmü’nün. Aslında türküler böyledir; Ortak malıdır halkın.

Ege’nin tüm yörelerinde, Ümmü’nün öyküsü aşağı yukarı aynı şekilde anlatılır: Güzel Ümmü’nün talibi pek çoktu. Hayli zengin olan babası, onu, zengin bir ailenin oğluna vermek istiyordu. Ümmü’nün gönlüyse kuş olup uçmuş; Ahmet Adlı fakir bir delikanlıya konmuştu. Ahmet nice hatırlı kişileri koydu araya; gönlünü yapamadı Ümmü’nün babasının.Ümmü’nün Babası, “Dediğim dedik, çaldığım düdük” dedi ve kızını, çayın öte yakasındaki köyün ağasının oğluna verdi. Ümmü ak gelinlilkleri giydi ama, gönlü karalar bağlamıştı.

Düğün kuruldu; zurna öttü, davul vuruldu. Geldi çattı gelin alma. Ümmü gelin, ata bindirilip , güveyin köyüne doğru yola koyuldu.Köprüye gelince olanlar oldu. Valla, köprünün altından bir kartal uçtu da at mı ürktü; yoksa Ümmü intihar için kendini mi attı? Bilinmiyor. Bilinen şu ki; Ümmü gelinliğiyle boz bulanık sularda buldu kendini.

-İmdat! Yetişin! Kurtarın! Diye bağıran çok oldu ya; çaya atlayan olmadı.

Olup bitenleri uzaktan izlemekte olan Ahmet, yel oldu esti, sel oldu aktı ve kaldırıp kendisini çaya attı. Az ilerde bürgüsünü gördü Ümmü’nün; oraya kulaç salladı. Daha yetişemeden, kendi gömüldü azgın sulara.Oraya yüzdü bulamadı, buraya daldı bulamadı. Ümmü Gelin gitti gider.

Ümmünün babası, bu işi Ahmet’ten bildi. Kadıya, “Kızımı çaya Ahmet attı” diye davacı oldu. Mahkeme kuruldu; ifadeler alındı.. Nezaretteki Ahmet, idam edileceğinden değil; sevdiceğini temelli yitirdiğinden, kara yaslara büründü. Hücresinin demir parmaklıklı penceresi önünde , sesini kapıp, türkü yapıp koyuverdi…

Ahmet’çik bilmiyordu ki; o pencere, Kadı’nın evine bakıyordu. Kadı türküyü dinleyince, Ahmet’in suçlu olamayacağını anladı ve onu beraat ettirip salıverdi.

O günden bugüne , Ahmet’in yaktığı türkü dilden dile dolaşmaya başladı.Bir akar suyu olan, bir deresi olan, bir gölü olan yerler çok sevdikleri Ümmü Türküsüne sahip çıktılar. Şimdilerde Muğla’da, Aydın’da, Denizli’de, Burdur’da, Isparta’da Ümmü Türküsü söylenmeye başlayınca, dikkat kesilir halk. Bizim türkümüz çıktı diye. Ümmü Türküsü TV’de’ veya Radyo’da söylenmeye başladığında ben bile yakınırım: “Allah’ım bizim İncirköy’e de bir akarsu verseydin de Ümmü Türküsü’nü biz de sahiplenseydik ya’” diye. Karacaoğlan Türküleri çok sevilmiş; çok sayıda il ve ilçe onu hemşehri ilan etmiştir. Yunus Emre de çok sevilmiş bir çok yerde türbesi vardır. Ama hiç biri Ümmü Türküsü kadar etkili olamamıştır.

Kaynak url: http://blog.milliyet.com.tr/dillere-destan-olmus-ummu-turkusu/Blog/?BlogNo=578906