Ali Çetinkaya (Kel Ali)

Özlem ARSLAN

Dokuz Eylül Üniversitesi

Türkiye işgallerden ve saltanattan ülkesini kurtarmıştı. Yepyeni Cumhuriyet gök semada onurla dalgalanıyor ve artık kulluktan kurtulmuş Türkiye’nin vatandaşlarının övüncü oluyordu. Yenilikleri, hakları, insan olmanın onurunu vatandaşlarının yollarına seren Mustafa Kemal inkılapları yerleştirmeye çalışmaktaydı. Cumhuriyet ve inkılaplar için zor bir süreç yaşanmaktaydı. Eskiye dönme hayalleri, kişisel çekememezlikler, içteki ve dıştaki düşmanların ülkeyi sekteye uğratma çabaları, ülkedeki düzenin bozulmasına neden oluyordu.

Cumhuriyetin ve inkılapların bu zor sürecine İstiklal Mahkemeleri damgasını vuracaktır. İstiklal Mahkemelerinin kendinden bu kadar söz ettirmesinde yargılamaların temyizinin olmaması ve cezaların hemen gerçekleştirilmesinin etkisi büyüktür. Kuşkusuz bu yargılamaları yapacak meclisten seçilmiş üyeler dikkatli ve titizlikle işlerini yapmak zorundaydılar. Yeni Türkiye’nin varlığını sağlam oluşturup, inkılaplarını yerleştirmesi için mahkemeler önemliydi. Mahkemenin üyeleri de koşulların zorlukları dikkate alındığında işlerini titizlikle yapmaları gerektiğinin bilincindeydiler. İkinci dönem Ankara İstiklal Mahkemelerinin üyeleri; Başkanı Ali Çetinkaya nam-ı diyer Kel Ali, Savcı Necip Ali Küçüka ve Üye Kılıç Ali’dir.

ALİ ÇETİNKAYA (KEL ALİ)

93 Harbi’nin sonlarına doğru, 1878’de Afyon Karahisar’da babası demirci Ahmet Ağa, annesi Fatma hanımın evliliklerinin tek çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Çocuk yaşta babasını kaybetmiş hayatı binbir zorluklarla geçmiş, annesinin ikinci evliliğinden kardeşi Ahmet dünyaya gelmiştir.

İlk ve orta öğrenimini Afyonda yapmıştır. Güzel özelliklerinden dolayı “Vezir Ali” lakabını almıştır.[1] Şehir meclisinden iki kişinin yardımıyla annesinin çok istediği askeri okula girmiş, Bursa Işıklar Lisesinde okulunu başarıyla bitirdikten sonra İstanbul’a gelerek Harp akademisine girmiştir. Harp okullarındaki yoğun fikir gelişiminden yeniliğe açık yapısı sebebiyle etkilenecektir. 1898 de Piyade Teğmen rütbesiyle Harp akademisinden mezun olacak ve Selanik’te 3. ordu emrine verilecektir.

20.yy başlarında Harp okulundan mezun olanlardan senede bine yakın subayın dörtte üçü Makedonya ve Trakya’ya gönderiliyordu.[2] Balkanlar kanayan yara gibiydi. Rusların kışkırtmaları ve Osmanlıyı bu topraklardan atmak düşüncesinden kaynaklanan karışıklıklar yüzünden subaylar buraya gönderiliyordu. Bir nevi deneyim kazanılan yer gibiydi. Ali Bey’de ilk görevini Balkanlarda Cuma-yı Bala’da, Pirlepe’de, Debre’de, Arnavutluk ve Bulgaristan dağlarında komitecilerle mücadele ederek dört seneden fazla geçirmiştir. Mayıs 1903’te Üsteğmenliğe yükselmiştir. Aralık 1903 de 37. Redif Alayı Pirlepe Taburunda görevlendirildi. 1 Haziran 1904’te İştip’teki İkinci Alay Taburu ile eşkıya takibinde görev aldı.

Askeri başarılar siyasi başarılarla taçlandırılamıyor burada subayların hakimiyeti kendini gösteriyordu.1902 yılında ilk isyan hareketinin idarecisi General Sançef ve bir yıl sonrasında Selanik İsyanı’na katılan Makedonya İstiklal Teşkilatı reisi General Protokerof’un çetelerinin yok edilmesinde Ali Bey önemli katkıları vardır. Ali Bey Makedonya görevi sırasında geleceğin ünlü subayları olacak Resneli Niyazi, Enver Paşa ve Ali Fethi Beylerle de tanışacaktır.

18 Ağustos 1904’te Edirne’de ki İkinci Ordu Yedek Subay Talimgah Komutanlığı emrine verildi. Görevinin bitiminde Yüzbaşılığa terfi etti. Debr-i Bala’daki On sekizinci Nizamiye Alayı İkinci Tabur Altıncı Bölük Komutanlığı’na atandı. 1908’de Balkanlarda çetelere uygulanacak uygulayacak komisyonda görev yaptı. Dört seneyi aşan görevinden 15 Mart 1909 da Debre jandarma tabur Komutanlığı’na üç ay süreyle vekalet etti.

Ali Bey ittihatçıların saflarında yer almıştır. Ali Bey 1907 de Manastırda İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmış, cemiyetin Kırcaova Bölgesindeki teşkilatı kuvvetlendirerek emin bir saha meydana getirmiştir.[3] Kazım Karabekir, Kuşcubaşı Sami, Yakup Cemil, Abdulkadir Canpolat, Çerkez Reşit, Kuşcubaşı Eşref, Enver Bey, Rahmi Apak, C.Cahit Toydemir, Yenibahçeli Şükrü ve Topcu İhsan gibi önemli ittihatçılarla tanıştı. Teşkilatın fedailer grubunda kısa sürede sivrilerek Enver Paşa’nın güvenini kazanacaktır. 31 Mart Ayaklanmasında Hareket Ordusunun isyanı bastırmasından sonra II.Abdülhamit’in tahtan indirilmesinde ve Alatini Köşkünde ikamete götürülen padişahın korunmasında Muhafız Birlik Komutanı Ali Fethi Bey’in yardımcısı olarak görev aldı.

Ali Bey İttihatçıların birçok toplantısına katılmış ve teşkilatın yönetim politikasını eleştirmiştir.

Ocak 1910 da Manastır ilindeki Raka’lar kaymakamlığına getirildi. Daha sonra On Sekizinci Nizamiye Alayındaki görevine iade edildi.

Ali Bey 10 Haziran 1911’de Kosova İstilâ’ Komisyonunda görevliyken Trablusgarp işgal edilince gönüllü olarak Mustafa Kemal’le gizli yollardan bölgeye giderek savunmaya çalışan gönüllülerden olmuştur. Burada Ubeydat kolu komutanı olarak görev yapmıştır. Derne Cephesine bağlı Ben-Zafa’ da “Deli” lakaplı Üsteğmen Halit’le aynı cephede iki kol komutanı olarak görev yapmıştır. Anlaşamadıkları için Mustafa Kemal ve Enver Bey’in ortak kararı ile görev yeri değiştirilecektir. Balkanlar’ın kaynama haberleri bu topraklarda Uşi Antlaşmasının yapılmasına neden olunca, Enver Paşa Burayı terk etmek istemeyerek ve Türk-Arap İmparatorluğu kurmak isteyecek. Bu kurulmak istenen Şeyh Sünusi’nin manevi nüfusu altındaki imparatorlukta Ali Bey’e de önemli görevler verilecekti. Fakat İstanbul’un tehlike altında olması bu düşünce unutuldu.[4]

29 Temmuz 1912’de Trablusgarp Savaşından sonra Aydın Jandarma Bölük Komutanlığına atandı. Balkan savaşlarına kayıtsız kalamazdı, birliği ile birlikte Selanik bölgesinde Yunanlılara karşı savaştı. Balkan savaşlarının ikinci safhasında Enver bey’le beraber çalıştılar. Edirne Vilayet-i İstilâ’ Komisyonu azası olarak görev aldı. Daha sonra Edirne’deki redif Birliğine atandı. Kasım 1913 ‘de Trablusgarp‘ta ki başarılarından dolayı Binbaşılığa terfi etti. Baklanlardan sonra İstanbul’da I. Kolordu İtfaiye Alayı 2. Tabur Komutanlığına atanacaktır.

I. Dünya savaşı başladığında bu görevinde Binbaşı olan Ali Bey Irak cephesinde Komuta ettiği Fırat Grubu, Irak cephesi genel komutanı Yarbay Süleyman Askeri Bey emrinde İngilizlerle savaştı. Bu mücadele sürerken emrindeki Süleyman Askeri Bey’in Şuayyibe Muharebesindeki yenilgisinden dolayı kendini öldürünce birliklerin geri çekilişini Binbaşı Ali Bey komuta etmiştir. Başkomutan Vekili Enver Paşa tarafından Genelkurmay Vekaletine tayin edildi ve Yarbaylığa yükseltildi.

Irak cephesindeki görevinden sonra 3.Ordu Komutanlığını emrinde 18. Kolordu emrinde Kafkas harekatına katılarak Bitlisin geri alınmasında etkili olan komutanlardan biri olmuştur.

Kut’ul Amare’de dört ay Türk Birliklerine karşı dayanan General Towsend Komutasındaki İngiliz birliğinin 5 General, 481 Subayı ve 13,300 er mevcudu ile teslim alınmasında Yarbay Ali Bey’in katkıları büyüktür.

Ali Bey Irak-İran ve Doğu-Kafkasya Cephelerinden sonra Makedonya’da da görev aldı. Buradaki başarılarından dolayı 1917’de Gümüş Madalya, 4 Şubat 1918’de ikinci sınıf Demirsalip Madalyası, 21 Nisan 1918’de Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası, 21 Mayıs 1918’de Üçüncü Askeri Liyakat madalyası almıştır.

Dünya savaşından sonra İstanbul’da Üsküdar’da bölge müfreze Komutanlığı görevine getirilmiştir.Bu dönemde ittihatçılar yurt dışına çıkınca kalanları “Karakol Cemiyeti” ni kurmuşlardır. Ali Bey’de kurucular arasında ve “Yediler” diye bilinen ilk faaliyet grubunu oluşturmuşlardır. Cemiyetin amaçları kalan ittihatçıları Anadolu’ya geçirmek, önemli miktarda silah ve cephaneyi milli mücadeleye kazandırmaktı. İttihatçı yapısından kurtulamadığı için Anadolu milli teşkilatlanmadan farklılık göstermişlerdir.[5] Ayvalık’ta görev alıncaya kadar bu cemiyette gizli faaliyetlere katılacaktır.

İzmir’de 17.kolordu emrine verildiği sırada İstanbul’da Mefharet Hanım’la nişanlanacak ve daha sonra evliliklerinden “İstiklal” adındaki kızları dünyaya gelecektir.

Ayvalığa atanan Ali Bey İngilizlerin görüşme tekliflerinden birini kabul edecek ve Amiral Calthorpe’nin muavini miralayla görüşecek Ayvalık işgal edilirse emir almadan karşı savaşacağını söyleyecektir. Bölgesel kuvvetlerle, stratejik noktalara kuvvetler yerleştirerek, Yunanlıların hatlarını keserek yaptığı “ilk kurşun savaşı” ile mücadelesinde ilk Bergama’yı sonra Ayvalığı kurtaracak, bu az sayıdaki kuvvetle başarısı bölge halkının teşkilatlanmasında, direnişe katılmasında “Kuva-yı Milliye” nin oluşmasında etkili olacaktır.

Bu sırada Mustafa Kemal’le Ali Rıza paşa Hükümeti Amasya Görüşmelerini yapmış çıkan kararla Son Osmanlı Mebusan Meclisi açılmıştır. Ekim 1919 da askerlikten istifa eden Ali Bey Afyonkarahisar Mebusu olarak meclise girmiştir. Yapılan gizli bir oyla Misak-ı Milli’nin kabul edilmesi üzerine 16 Mart 1920 de İstanbul resmen işgal edilecektir. Meclis basılarak milletvekilleri tutuklanarak Bekir ağa bölüğüne götürüleceklerdir. 28 Şubat 1919 da İngiltere’nin kara listelerinde “azledilip, sürülecekler” arasında ilk sıralarda Mustafa Kemal, Ali Bey, İsmet İnönü, Cevat (Gürer) Bey gibi İstiklal mahkemelerinde Büyük faydaları olacak kişiler vardır.[6] Ali Bey’de İngiliz makamlarda Galata Köprüsü üzerinde yakalanmış, 13 Nisan 1920 günü 2793 sürgün numarası ile Malta’ya sürülmüştür. Malta’da bir buçuk yıl geçirecek olan Ali Bey buradan Ankara’da açılan meclisi takip etmeye çalışacaktır. Ankara’da olmamasına rağmen kendisi Mecliste Afyonkarahisar mebusu olarak meclis üyesi sayılacaktır. II.İnönü zaferinden sonra Bekir Sami Bey İngilizlerle esir değişimi anlatması yapmış fakat Tüm İngiliz esirlere karşılık bazı malta sürgünlerinin serbest bırakılması meclis tarafından kabul edilmemiştir. 23 Ekim 1921 de Kızılay İkinci başkanı Hamit bey’le İngiltere komiseri Rumbold Antlaşması üzerine istinasız tüm esirlerin mübadelesi karalaştırılmıştır. Ali bey Ankara’ya gelecektir. Döndüğünde ülkede Sakarya savaşı kazanılmış, büyük taarruz için hazırlanılmaktaydı. TBMM’ye katıldıktan sonra 19 Şubat 1922’de 1. Grup İdare Heyetine idari memurluğa seçilecektir. 18 Temmuz’da da A.R.M.H Grubu, Grup yönetim kurulu üyeliğine seçilmiştir.

Ali Çetinkaya mecliste birinci dönem görevi sırasında Milli Savunma, Milli Eğitim, Bayındırlık, Sağlık-Sosyal Yardım ve Sayıştay komisyonlarında görev almıştır. Dönem içinde üçü gizli oturumlarda olmak üzere on bir konuşma yapıp bir soru önergesi vermiştir.

11 Ağustos 1923 de meclis yenilenmiştir. 9 Eylül’de Cumhuriyet Halk Partisi kurulmuş parti grup başkanlığına Ali Fethi Bey, Birinci Başkanlığına Ali Bey getirilmiştir. Anayasa ve Halk partisi Tüzüğünün hazırlanması için oluşturulacak komisyonda görev almıştır. Parti kurulduktan sonra da Kazım Karabekir, Ziya Gökalp, İsmail Canpolat, Yusuf Akçura, Ahmet Ağoğlu, Celal Bayar’la birlikte parti programı inceleme heyetinde görev almıştır.

15 Temmuz 1923 seçimlerinde ikinci kez Afyonkarahisar milletvekili olmuştur. Bu dönemde milli müdafaa, Muvazene-i Maliye komisyonlarında çalışmış, dört kez milli müdafaa komisyonu başkanlığına seçilmiştir. Dönem içerisinde sekiz önerisi ve genel kurulda 17 değişik konuda 30 konuşması vardır.

9 Şubat 1925 Pazartesi TBMM’de gerçekleşen bir ölüm olayına karışır. Resmi kayıtlar Ali Bey’in nefsi müdafaa ile Halit Paşayı vurduğu şeklinde bilgi vermektedir.

1925 de çıkan Şeyh Sait isyanından sonra tekrar kurulan istiklal mahkemelerinden Ankara İstiklal Mahkemesi Başkanı olarak Ali Bey görev almaktadır. Mustafa Kemal’e İzmir suikastı sanıkları İstiklal Mahkemelerinde yargılanarak cezalandırılmışlardır.

III. dönemde de milletvekili olan Ali Bey IV. dönem İnönü Hükümetinde Nafia Vekili olarak atanacaktır. Ali Beyin başkanlığı döneminde bayındırlık alanında demiryolu, deniz ve kara yolları alanında önemli hamleler atılacaktır. Bu görevi sırasında millileştirme çabaları ekonomiye de katkılar sağlayacaktır. Mustafa Kemal’in isteği üzerine 1926-1927 yıllarında Ali Çetinkaya Ziraat Bankası’nın yönetim kurulunda yer aldı.

Kasım 1940 yılında Ulaştırma Bakanlığı görevinden ayrıldıktan sonra 1946 yılına kadar Afyonkarahisar mebusu olarak görevini yaptı. 1946 da Demokrat Partiye girmesi istensene o nazikçe ret ederek ömrünün son yıllarında İstanbul’da geçirdi. 21 Şubat 1949 Pazartesi gecesi 22.30’da hayatını kaybetti. Afyon’ların ısrarı üzerine Afyon’a defnedildi.


[1] Zelkif Polat, Ali Çetinkaya Hayatı, Eserleri, Kişiliği ve Devlet Adamlığı, Afyon Kocatepe üniversitesi Yayınları, Afyon, 2002, s.167
[2] A,g,e, aracılığıyla Rahmi Apak, yetmişlik bir subayın Hatıraları,T.T.K.Yay., Ankara, 1988, s.27
[3] A,g,e, aracılığıyla Afyon İl yıllığı 1967,s 167; Aygen-Görkan,
[4] A,g,e,s.24
[5] A,g,e,s.45
[6] A,g,e,s.70

Kaynak link: https://turkcetarih.com/yazi/ali-cetinkaya-kel-ali (Erişim:21.02.2019)