Bir Yunan spor yorumcusu gazetecinin gözünden Afyonkarahisar | Foto Galeri

Hasan ÖZPUNAR

27 Kasım 2017 / Kocatepe Gazetesi

Hatırlanacağı üzere 2 yıl önce (Temmuz 2015 ) Afyonkarahisar’da düzenlenen “Afyon Cup” adlı futbol turnuvası münasebetiyle ülkemizin önemli takımlarından Fenerbahçe’nin yanı sıra birkaç yabancı futbol takımı da ilimize gelmişti.


Bu takımlardan birisi de Yunanistan’ın büyük takımlarından Olimpiyakos’du. 22 Temmuz 2015 günü şehrimizde oynanan karşılaşma Fenerbahçe’nin 3-2 üstünlüğü ile sona ermişti. Dikkatli okurlarımız o günlerde 1921-1922’de işgal yıllarındaki karşılaşmaları konu aldığımız “Yunan takımları 93 yıl öncede ilimize gelmişlerdi” başlıklı haberimizi hatırlayacaklardır.


Bu kadar bilgiden sonra bugünkü yazımızın konusunu şöyle açıklayalım. 2015 yılında bu karşılaşmayı takib etmek amacıyla ilimize gelen bir Yunan gazetecinin gözünden Afyonkarahisar izlenimleri.

Nikos Gavalas isimli gazetecinin şehrimize dair izlenimleri kısa da olsa Yunanistan’da büyük hezimetin yaşandığı yer olarak bilinen Afyonkarahisar’ın bir Yunan gazeteci tarafından yıllar sonra tanıtılması bakımından dikkate değer. Gazeteci yazısını birkaç fotoğrafla da desteklemiş.


“Afyon Karahisar’dan Yunanistan’a dönüş yolculuğu başladı. Aslında, Afyon Kupası’nda Olympiakos’u organize eden iyi dostumuz ve meslektaşımız Isidoro Printezis’e teşekkür etmeliyiz. İstanbul havaalanında “Eleftherios Venizelos” adlı uçağımızın kalkışına kadar iki saatimiz beklemekle geçiyor.. Bu bekleme de  bize Afyon Karahisar’da gördüğümüz her şeyi, düşüncelerimizi yazma fırsatı veriyor. Burada yaptığımız, dünyadaki en etkileyici ve lüks havaalanı salonunda Türk-Yunan kahvesinin tadını çıkararak yaptığımız bir iş. (Yazar burada Türk Kahvesini de Yunan kahvesi olarak isimlendirmiş ve uzun uzadıya Havaalanının modernliğinden bahsetmiş)

Ankara’ya 300 kilometre uzaklıkta, çelişki dünyasını son derece yaşıyoruz. Afyon Karahisar şehrinde yürüyoruz, bilinçaltımızda, okulumuz ve üniversite yıllarımızda öğrendiğimiz her şeyi yapıyorduk. Helenizm’in tarihinde beliren kara günlerden bu yana 90 yılı aşkın süre geçti.


 Ve Afyon Karahisar kelimesinin  tam çevirisi olan “Siyah Afyon Kalesi” şehrin sokaklarında kaybolmadan önce gördüğümüz ilk şey, gözümüz “Siyah Kale” nin hâkim olduğu yüksek ve dik kayalığa takılıyor.


Bu şehirde,  afyon üretimi halen yerel ekonominin en önemli parçası. Belki de bazılarınız, bu şehrin  20. yüzyılın üçüncü on yılında, Yunan Birinci Kolordusu tarafından işgal edildiğini biliyorsunuz, resimlerini gördünüz. Hititlerin inşa ettiği ve daha sonra Roma ve Bizanslıların kullandığı kaleye tırmanmak istesekte 570 basamak merdiveni bu sıcakta tırmanmak bizi bu fikrimizden çabuk vazgeçiriyor.

Öğle vakti müezzinin sesi Müslümanları dua vakti için camiye çağırıyor. Bu durum günde 5 kez modern yöntemlerle yapılan bir prosedürdür. Müezzin minareye çıkmadan aşağıdan mikrofonla seslenir, minarede ki hoparlörden sesi yankılanır. İçinde halı döşenmiş olan caminin içine ve bahçesine bir çok kişi dua etmek için akın ediyor. Bununla birlikte caminin hemen yanında bahçede günlük yaşantılarına devam eden birçok insana rastlamak mümkün. Bahçede dondurma yiyen kadınlar var. Kadınların çoğunluğu yüzleri hariç her yerini örtüyorlar. Ama çok az kadın burka gibi örtü giyiyorlar. (Yazar namaz ibadetini bilmediği için dua olarak nitelendirmiş ve camiyi Cuma namazı sırasında ziyaret etmiş)

 
Kafelerde, sadece erkekleri görüyoruz. Masalarda oyun oynuyorlar, oynamayanlar bize dikkatle bakıyorlar. Binaların az olduğu şehrin eski merkezinde, ortak özellik evlerin tipik Osmanlı mimarisine sahip olması.


 Atmosfer tipik Asya şehirlerini andırıyor. Sanki belgesellerden ya da filmlerden gördük. Ve şimdi görüntüler önümüzde. Şehrin merkez meydanına varıyoruz. Burada Türklerin bağımsızlık mücadelesinin anıtı var. Türkler, bu bölgede Kemal’in öncülüğünde Yunan ordusunu imha etmek ve Anadolu’dan Helenleri atmak amacıyla 26 Ağustos 1922 tarihinde büyük bir saldırı başlattı.


Melankoli ve meditasyon zamanı. Geçmişin hataları modern liderlerimiz tarafından biliniyor mu? Çünkü hikayesini unutan bir insan, tarihi bir esinti olarak tekrar yaşamak tehlikesiyle karşı karşıyadır.


Afyonkarahisar’ın dar sokaklarında küçük, küçücük birçok dükkan var. Mücevher ve pastanelerden, yabancı bankalara ve tanınmış cep telefonu şirketlerine varıncaya kadar. Modern tabelaların “mozaiği”, geçmişin görüntüleriyle yan yana.


Ayrılmadan önce, ünlü restoran İkbal’i araştırıp buluyoruz. Burası 1922’de farklı bir isimle faaliyete başlamış. Fakat 1934’de bir ziyaretçi restoranın adını değiştirdi. Lokantanın sahibi ve aşçısı Salim Pancar’dan Kemal’e(Atatürk) yemek yapması istendi. Yemekleri beğenen Kemal “Eğer bu şekilde devam edersen, şanslı olacaksın. Ancak buranın adını İkbal olarak değiştir. ” dedi. Kemal şehirden ayrılmadan önce de isim değişikliği gerçekleşti. Bu arada, İkbal Türkçe’de iyi şans demektir.


Afyonkarahisar’da modern otellerin yanında Afyon Kupası’nın düzenlendiği yeni spor merkezi var. “Spor Kompleksi”  adeta küçük bir spor kasabası. Olympiakos’un Fenerbahçe ve Antalyaspor ile dostluk maçı yaptığa yaptığı ve 15.000 kişilik bir futbol stadına ek olarak, onbir eğitim stadyumuna da sahip. Hepsi de  sentetik çim saha..

Sonuç olarak, sekiz ay güneşten yararlanan Yunanistan’da spor turizmi konusuna daha ciddi bakmalıyız. Bu, (isteğimiz) ülkemizdeki pek çok turizm bölgesinin gelişmesi için önemli.


KAYNAK:
http://www.novasports.gr/bloggers/nikos-gavalas/article/231546/diadromes-sto-hrono-kai-sto-

İŞTE İLGİLİ GAZETECİNİN YAZISI (ORİJİNAL LİNKTEN TÜRKÇE’YE GOOGLE TARAFINDAN ÇEVRİLMİŞ HALİ)

Afhon Karahisar’dan Yunanistan’a dönüş yolculuğu başladı. Aslında, iyi dostumuz ve meslektaşımız olan Isidoro Printezis’e, Afyon Kupası’ndaki Olympiakos maçlarını tamamladık. “Eleftherios Venizelos” için “uçmak” kadar İstanbul havaalanında beş saat beklemek, Afyon Karahisar’da gördüğümüz her şeyden önce düşüncelerimizi sıraya koyma fırsatı verir. Yaptığımız, dünyadaki en etkileyici ve lüks havaalanı salonunda Türk-Yunan kahvesinin tadını çıkararak yaptığımız bir işlem. 
 
İstanbul Havalimanı’nın lüks lounge’u
 
Evet, burası Türkiye. Bir çelişki ülkesi. Avrupa’nın ağ geçidindeki nihai zenginliği en iyi reklamıdır. City Airport, Asya ile “Eski Ege” arasında önemli bir merkez. Ve Türkler, gelecek misafirlerini taciz etmek istiyorlar ya da anavatanlarına ayrılanlara unutulmaz bir son izlenim bırakmak istiyorlar. 
 
Alanın tipik bir otobüsü bulunan Afhon Karahisar’daki sokaklar.
 
Fakat Ankara’ya 300 kilometre uzaklıkta, çelişki dünyasını son derece yaşıyoruz. Afion Karahisar kentinde yürüyoruz, aklımızın arkasında, okulumuz ve üniversite yıllarımızda öğrendiğimiz her şeyi yapıyorduk. Helenism’in tarihini belirten günlerden bu yana 90 yılı aşkın süre geçti. Ve biz Afyonkarahisar’da tam çevirisidir “Kara kale afyon” sokaklarda kaybolmak önce gördüğümüz ilk şey, bizim göz “Kara Kalesi” hakim sarp büyük kayanın üzerine düşer. Bu arada, afyon üretimi halen yerel ekonomiyi önemli ölçüde artırıyor. 
 
Afyon Karahisarının Siyah Kalesi
 
Belki de bazılarınız, 20. yüzyılın üçüncü on yılında, Birinci Ordu Kolordusu tarafından işgal edildiğinde resimleri gördünüz. Egemen sıcaklar kale kapısına giden 570 basamağı önlemek için yıkar. Ne de olsa, Chitits’in yaptırdığı ve daha sonra Roma ve Bizans’dan kalan az miktarda kalıntı var. 
 
Namaz vakti.
 
Öğle vakti ve Muzein’in sesi dua saatini duyuruyor ve asiyi minareye camiye davet ediyor. Günde beş defa yapılan bir prosedür. Bu arada, duyuru modern yöntemlerle yapılır: cam hoparlörlerden. Halı, halı döşenmiş olan caminin bahçe alanına dua etmek için çok akın ediyor. Rite. Fakat birkaç düzine ayak daha uzağında, günlük yaşantılarımıza kesintisiz devam eden birçok sakin buluyoruz. 
 
Dua ve dinlenme. 
 
Pek çok kadının dondurmasından zevk alması zamanıdır. Başka bir ritüel. Ve tabii ki doğru kıyafet içinde, kadınların çoğunluğu yüzleri hariç her şeyi örtüyor. Az sayıda kadın bir burka giyiyor, yani yüzü de terk etmiyorlar.
 
Afyon Karahisar’da 
 
kafeterya Kafelerde , sadece erkekleri görüyoruz. Güverte masalarında “ateş” alıyor. Ve kartları oynamayanlar bize dikkatle bakarlar. Bütün bunlar, eski şehrin merkezinde, binaların az olduğu evlerin tipik Osmanlı mimarisine sahip olması. Yönümüzde bize yardım etmeye yaklaşan herkes, saygısızlıkla “taşar”. Saygılarımla, ona Afyon Karahisar’da bir Türk bulamayacağımızı söylediklerinde biz Rum olduğumuzu söylüyor, bize acele etmeyin. 
 
Afion Karahisar’daki Tipik Boğaz
 
Atmosfer Asya’yı andırıyor. Böylece belgesellerden ya da filmlerden gördük. Ve şimdi görüntüler önümüzde “kaçıyor”. Merkez meydanına varıyoruz. İşte bağımsızlık mücadelesinin anıtı. Esasen, bu bölgede Kemal Yunan ordusunun imha ve Anadolu’daki Hellenizmin uzatılması öncülüğünde 26 Ağustos 1922 tarihinde büyük bir saldırı başladı. Melankoli ve meditasyon zamanı. Geçmişin hataları modern liderlerimiz tarafından biliniyor mu? Çünkü bir lider ve hikayesini unutan bir insan, tarihi bir esinti olarak tekrarlamak tehlikesiyle karşı karşıyadır. 
 
Afyon Karahisar merkez meydanı ve bağımsızlık mücadelesi anıtı.
 
dar, insanlar ve birçok mağaza, küçük boyutlu vardır. kuyumcular ve pastacılık olarak, Fransız bankaları ve tanınmış cep telefonu şirketlerine. Geçmiş yıllarda görüntüleri dolaşmış çağdaş yazıtlardan Bir “mozaik”. 
       

şehirdeki mağaza. 
 
Gitmeden önce, arama ve azılı restoran Iqbal bulabilirsiniz. 1922 yılında farklı bir isim altında faaliyet başladı Fakat 1934 yılında bir ziyaretçinin restoranın adını değiştirdi. Bu mutfağa “teslim” ve şefi ve sahibi, Salim Pankar tanışmak istedi Kemal idi. böyle devam ederse”, harika şans olur. Ama İkbal dükkanda’ adını değiştirdi. Hangi hatta şehri Kemal ayrılmadan önce o yaptı. Bu arada, İkbal iyi şanslar anlamına gelmektedir. 
 


Mutfak İkbal Kemal’i ziyaret etti.
 
10 km uzaklıkta Afyonkarahisar’a 21. yüzyılda, olarak, grup (artık) İkbal termal suları ile müşterilerine sunmak sanat beş yıldızlı oteller, çalışma durumuna sorumludur. Aynı zamanda, Spata’da faaliyet gösteren ilgili alanın mantığı üzerine bir indirim köyü inşa etti. Ve nerede yatırım yapacağını kim bilebilir. 
       

Afion Karahisar indirim köyü.
 
Yeni Afinon Karahisar’da sayısız modern apartmanlar ve Afyon Kupası’nın yapıldığı yeni spor merkezi var. “Spor Kompleksi” küçük bir spor kasabası. Bunun dışında aynı zamanda, 15 000 koltuk kapasitesine sahip onbir tenis koçluğu sahiptir Fenerbahçe Antalyaspor ve dost Olympiacos verdi futbol stadyumuna. Her ikisi de sentetik çim ile birlikte. Ayrıca basketbol, ​​voleybol ve hentbol (kapasite 500 ila 1000 koltuk) ve yarı olimpik standartlara sahip kapalı yüzme havuzu için iki kapalı spor salonları, açık ve kapalı tenis kortu bulunmaktadır. Şehrin atletik turizmini artırmak için yapılan yatırımın net olduğu açık. Ve zaten, birkaç Türk grubu, aynı zamanda Arap dünyasından başkaları, bölgeyi kendileri için hazırlıyorlar. Belki kışın orta ve kuzey Avrupa’dan ekip çekmek için kendi turnuvalarında bir mola var. Ayrıca, operatörlerin hedefi budur.
 

İlk Afyon Kupasını ev sahipliği yapan stadyum. 
 
Sonuç olarak, Yunanistan’da sekiz aylık güneş ışığı altında spor turizmi konusunda daha ciddiye bakmalı mıyız? Bu, (istediğimiz) ülkemizdeki ağır sanayinin önemli bir turizm bölgesi.