Türklerde taşla ilgili inançlar, Afyonkarahisar örnekleri

AfyonNews Editör

İdris ÖZEK

Doç. Dr. Hikmet Tanyu’nun 1968 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları arasında yayınlanan “Türklerde Taşla İlgili İnançlar” adlı eserinde Afyonkarahisar ilinden de taşla ilgili hürafe inanışlardan üç örnek vermiş.

Bu örnekleri sizlerle paylaşmadan önce konuyu kısaca özetlemekte fayda var.

Eski tarih öncesi toplumlardan Sümerlere, Friglere, Yunanlılara, Romalılara, sonrasında yeni toplumlara, hatta İslam Toplumlarına ve Müslüman olmadan önce ve sonra Türklere kadar taşlarla, kayalarla ilgili kutsayışlar ve inanışlar görmekteyiz.

Afyon ve çevresinde yapılan kazılarda, Frigya dönemine ait kutsal görülen taş ve kaya kültlerine rastlanılmıştır.

Aslında, aşağıdaki Afyonkarahisar ilinde bulunan örnekler de taşlarla ilgili inanışların, daha doğru bir anlatımla hürafelerin bir devamı.

İşte Afyonkarahisar ilinde taşlar ve taşlarla ilgili ilginç inanışlar…

Göze iyi Gelen, Kaya’dan Akan Su:

Musa Kazım, (Anadolu Hurâfeleri) adlı makalesinde, Afyon’a iki saat mesafede olan, iri ve sivri bir kayanın eteğindeki Kalecik köyünün üst tarafında ve sivri bir tepenin tam yarısında oyuk bir kaya bulunduğunu, birçok kimselerin burada “Sarı Çoban Dede” adında bir zatın yatmakta olduklarına inandıklarını ve buradaki yarık bir kayadan daima su damladığını , bu suyun, göz hastalıklarına iyi geldiğini söylediklerini, dedenin ruhuna, damladan gözlere damlatıldığını anlatmaktadır.

Öksürük Kayası :

Gene Afyonkarahisar’ ın güneydeki dağında (Hıdırlık kastediliyor) ve Afyon’a bakan bir yamaçta, Öksürük Kayası denilen “ortası bir insan geçecek kadar delinmiş bir kaya’nın ziyaretine gidildiği ve kayadaki delikten birkaç kere geçmek” suretiyle öksürükten kurtulunacağına inanıldığı belirtilmektedir.

Devrani Baba Türbesi Önündeki Taş:

Afyonkarahisar’ın manevi muhafızı sayılan ve ölüm tarihi bilinmeyen Devrani Baba’ya, onun mezarına saygı gösterilmekte ve ondan gelecek hakkında haber almaya çalışılmaktadır. Memleketin tamamiyle şarkında evlerden hariç, yani kırlarda, bir tarafı mezarla muhat küçük bir çatının altında uyuyan bu zatın merkadi önünde takriben yüz elli okkalık toparlak bir taş vardır. İstikbalini öğrenmek isteyen, o taşın önüne gelerek istikbalde filan işte muvaffak olup olmıyacağını sorduktan sonra, o taşı süratle döndürmeye teşebbüs eder. Eğer taş dönerse, baba, o kimseye müstakbel işinde muvaffak olacağım, dönmezse olamıyacağını haber vermiş olur.”

Taşla geleceği öğrenmek, taş yapıştırma, delikli taş ortasından veya iki taş sütun arasından, iki taş , kaya arasından geçme taş döndürme, taş çevirme inancına dair olaylar hemen birçok illerde, ilgi derecesi hemen her zaman pek fazla olmasa da görülmektedir.

Sarı Kız:

Bir mağaranın önünde bulunan Sarı Kız adlı bir kaya, heykel şeklinde olup “yüzü, allı, pullu yazmalarla örtülü”lerle örtülü ve halk tarafından ya saygı gösterilerek bir yatır mertebesinde benimsenir. Sarı kız hakkında türlü efsanelerden birisi de onun kafirler tarafından kovalanması ve buraya sığınmasıdır.

Söylentiye göre, Tanrı onu burada korumuştur. Bazı kimseler “akşamları yemek getirirler” önüne mumlar dikerler. Bu kızın kendilerine şefaat (!) edeceğine inanırlar, yüzlerini “gözlerini bu heykele” yani Sarı Kıza sürerler. Ondan birçok şeyler beklerler. Burada ayrıca hastalar, yerlere çiviler çakarak hastalıklarını burada bırakacaklarım, Şifa bulacaklarını umarlar.”

________________________________

Kaynaklar: Türklerde Taşla İlgili İnançlar / Doç. Dr. Hikmet Tanyu / 1968 Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları

Bu eserin tamamına
http://kitaplar.ankara.edu.tr/dosyalar/pdf/752.pdf URL’sinden ulaşabilirsiniz.