Emirdağlı işçi aileleri Belçika yolcusu

Hasan ÖZPUNAR / Araştırmacı – Yazar

Kim derdi ki Emirdağ ilçemiz Afyonkarahisar’ın da önüne geçip Avrupa’da tanınacak, Avrupa’nın küçük bir ülkesi olan Belçika’da bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları çıkaracak.

Bugünlerde Belçika’ya Türk işçi göçünün 50. yılı kutlanıyor. Tabi Belçika denilince akla hemen Emirdağ geliyor. Bugün sadece Belçika’da 150.000 Emirdağlı olduğu tahmin edilirken Emirdağ’ın 2013 nüfusu ise 39.000 civarında. Yani yurtdışında yaşayan nüfus buradakinin kat kat üzerinde. 1965 senesinde köylerle birlikte Emirdağ nüfusu 75.000 iken bugün bu rakamın çok altında. Bunun sebebi de yetişen gençlerin çoğunun hayalindeki Belçika sevdası. Kapağı oraya atabilmek.

Gelin biz bu hayalin peşinden giden ilk nesil ile ile ilgili birkaç gazete kupürünü sizlerle paylaşalım.

Göçün başladığı 1964 yılının üzerinden fazla bir zaman geçmeden aile birleşmeleri başlamış.16.10.1965 tarihli bir gazete haberinde İstanbul Yeşilköy Havaalanı’nda çekilmiş bir aile fotoğrafı altında şu satırlara yer verilmiş;

“O da Belçika’ya gidiyor”

Afyon’un Emirdağ Kazasının Karacalar Köyü’nden Belçika’ya giden Kadir Ardıçlık eşinin ve dört çocuğunun hasretine dayanamadığı için onları da yanına çağırmıştır. Resimde ilk defa uçağa binecek olan Gülsüm Ardıçlık ve çocukları görülüyor…’’

Gülsüm Bacı acaba daha kaç kez uçağa bindi, ilk kez gittiği bu yabancı diyarlarda dili başka, dini başka memleketlerde neler yaşadı bilinmez, hayattaysa bulup sormak lazım.

21.12.1966 tarihli bir gazete haberinde yine Emirdağ ve Belçika konu edilmiş. Mekân yine aynı. İstanbul Yeşilköy Havaalanı(şimdi Atatürk Havalimanı).

“BRÜKSEL YOLCUSU”

Herkes Almanya’dan dönerken o Brüksel’de çalışan kocasının yanına gitti. Emirdağ’dan kalkmış Yeşilköy’e gelmişti. Yanında dört çocuğu vardı. Rengarenk şalvarı, peştemalı ile çoğunun dikkatini çekti. Büyük kızın elinde yorgan bile vardı. Birkaç kişi kıyafetinden ötürü onu azarladı.Ama Zülfiye Yücebaş aldırmadı bile. Niye aldırsındı… O Emirdağlıydı ve böyle giyinirdi…’’

Zülfiye Hanım daha Belçika’ya gitmeden İstanbul’da garipsenmiş şalvarı ve peştemalından ötürü. Üstelik yorganı bile elindeymiş. Ama aldırmamış. Eşinin ardından o da gurbet ellere göçmüş. Dört çocuğuyla kimbilir oralarda ne sıkıntılar çekti.

Bir traktör parası kazanmaya gidipte bir daha dönemeyenlerin hikayesi yıllar önce işte böyle başladı.