Döğer Emre Tekkesi’nin öyküsü

Abdulhalim DURMA

Evliyalar Şehri Afyonkarahisar / Amasya 2009

Döğer Beldesinin 5500 m. güneydoğusu, Aslankaya Anıtının 1400 m. doğusu, Emre Gölünün 150 m. güneydoğusunda yer alan Emre Tekkesi baraj gölünün güneydoğu ucunda bir tepe üzerinde kesme taş kaplamalı güney kuzey doğrultulu dikdörtgen prizmal bir yapıdır. Güney yönde avlusu vardır. Batı eteğinde temel kalıntıları görülmekte olup XVII.-XVIII. yy. yerleşim yerinin Emre köyü olduğu sanılmaktadır. Kapısı güneye bakmaktadır. Kapı çevresinde ahşap ve mermer hatıllar vardır. Kapı üstünde ise ‚ “Mülk Allah’ındır” yazısının bulunduğu büyük bir taş blok yeri görülmekte olup taş yerinden aşağı düşürülmüştür. İçten tonoz dıştan üçgen çatı biçimindedir ve taş kaplamalıdır. Her iki uzun duvarlarda ikişer küçük penceresi vardır. Uzun duvarların ortasında mermer sütunçeler ve üzerine konan başlıkları çıkıntı halinde durmaktadır. Başlık üzerinden çıkıntı kemer dolanmaktadır. İç duvarlar sıvalı ve badanalıdır. Sıvı üzerinde baskı ile yapılmış duvar süslemesi görülmektedir. Süslemelerin büyük çoğunlukla tahrip olmasına rağmen korunan kısmından motiflerin güzelliği gözlenebilmektedir. Yapıda kullanılan taşlardan bazıları devşirme olup Bizans dönemine ait sütunçe ve başlıklardır. Ayrıca üzerinde hayvan kabartmaları bulunan arşitrav parçası avluda kırık olarak durmaktadır.

1781 yılında Karahisar Mutasarrıfı Kanyeyici Bekir Paşa, Emre köyü halkını (bazı suçlara dayanarak) Tekkeye kapatıp yakmıştır. Tepenin eteğindeki temel kalıntılar bu köye ait olmalıdır. Tekkenin daha sonra onartıldığı sanılmaktadır.

Emine Parlak’ın çalışmasından daha detaylı olarak öğrendiğimize göre, Emre Sultan Zaviyesi ve Köyü halkı 1781 senesinde anayol güzergahında hırsızlık ve gizli seremoniler yapmakla itham edilir. Bu sebeple mülkleri hükümet tarafından ellerinden alınır. Türbe ve zaviye ateşe verilir ve on bir kişi öldürülür. Emre Sultan Köyü ve zaviyesi bu olayın sonucu olarak ortadan kalkmakta ve zaviyenin mevcut kısımlarının kontrolü, vakıf şartlarına aykırı olarak Seyyid Abdullah isminde Bektaşi tarikatından olmayan birine verilmektedir. Bu kişinin zaviyeyi zarara uğrattığı anlaşılıyor. Fakat bu durum 1783’te değişir. Bu tarihten itibaren zaviye, merkezi hükümet tarafından yapılan açıklama sonucunda tekrar Bektaşi tarikatından olan Seyyid Mehmet Ali Dede’ye verilir. Bu dönemde türbenin tamir edildiği görülüyor. İç duvarlarda yer alan lale dekorasyonu, muhtemelen 1783’ten sonra yapılmıştır.

Netice olarak zaviye ve türbe kuvvetli ihtimalle XIV. yüzyılın sonlarında inşa edilmiştir. Arşiv dokümanlarına göre Fatih döneminde Bektaşi tarikatı ile ilgili olup başından beri heterodoks bir yapıya sahip bulunmakta idi.