Arkeolog Prof. Waelkens’e göre Herakles Lahdi, Dokimeion (İscehisar) Lahit Atölyesinde üretilmiş

Belçika Leuven Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sagalassos Antik Kenti’nin eski kazı başkanı arkeolog Prof. Dr. Marc Waelkens, tarafından hazırlanan rapor, Herakles Lahdi’nin Perge Kökenli olduğunu kanıtladı.

Sagalassos Antik Kenti’nde arkeoloji kazısı başkanlığını da yürüten, Belçika Leuven Üniversitesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Marc Waelkens’in Herakles lahdi ile ilgili hazırladığı rapor, kaçırılan eser hakkında ilginç bilgilere yer veriyor.

Cenevre’deki Herakles’in On İki Görevi’nin anlatıldığı Dokimeion mermerinden yapılmış “Torre Nova tipi” lahit, Afyon yakınlarındaki ünlü Dokimeion (İscehisar) lahit atölyesinde üretilmiş olmalıdır. “Torre Nova tipi” lahitler çoğunlukla Pamphylia’da bulunmakla birlikte, Roma’da bulunan örnekleri de mevcuttur. Diğer yandan “Torre Nova tipi” lahitlerin İç Anadolu’daki dağılımı, lojistik nedenler göz önünde bulundurulduğunda, lahitlerin Dokimeion’da üretilip, Perge’de tamamlandığı varsayımını çürütmektedir.

Herakles Lahdi’nin Perge’den yasa dışı yollarla çıkarıldığına dair iddiaların kanıtları;

-Dokimeion (Afyon ili, İscehisar ilçesi) mermerinden oyulmuştur.

-Roma İmparatorluk Döneminin en önemli atölyelerinden biri olan Dokimeion mermer atölyesinde oyulmuştur.

-Bu atölyede üretilen ‘Torre Nova Tipi’ lahitlerdendir ve MS yaklaşık 155-160 yılları arasına tarihlenir.

-Lahitlerin kapakları ve mimari çerçeveleri, bu parçaların Dokimeion mermer atölyesinde oyulduğunu açıkça kanıtlamaktadır.

-Daha önceden çoğunlukla Pamphylia bölgesinde yoğunlaştığını bildiğimiz bu lahit türüne şimdi kıyıdan içlerde de rastlanmaktadır. Ancak bunlar, lojistik nedenlerden dolayı, buradan Perge’ye getirilmiş olamaz. Daha önceleri Perge’de ikinci bir Dokimeion atölyesi olabileceği ve figürlü frizlerin burada tamamlanmış olabileceği düşünülüyordu, ancak şimdi frizlerin de Dokimeion’da üretilmiş olduğu kanıtlandı.

-Figürlü frizin bu atölyeden başka bir heykeltıraşın üretimi olduğu da söylenebilir. Kayseri Müzesinde sergilenen Herakles Lahdi’nin bir bölümü de bu heykeltıraşın eseridir. Heykeltıraşın eserleri, Dokimeion’daki küçük heykel atölyesinin geleneği ile tamamen uyuşmaktadır.

-Bu lahit türü ağırlıklı olarak Pamphylia pazarında, özellikle Perge’de, ve seyrek olarak da Roma pazarında bulunurdu. Bununla birlikte, Roma’ya gönderilen lahit türleri Pamphylia’dakilerden konu seçimi ve batı süslemelerinin eklenmesi bakımından kolaylıkla ayırt edilebilir. Dolayısıyla, lahit Roma’dan gelmiş olamaz.

-Herakles Lahitleri’nin Perge’deki popülerliği, ve aynı atölyede yapılmış, aynı türden çağdaş örneklerin yasadışı olarak kazılarak, yurtdışına kaçırılmış olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, Cenevre lahdinin Perge kökenli olduğu açıkça ortadadır.

Cenevre Lahdinin Tipolojisi: “Torre Nova Tipi”

Dokimeion lahit atölyesi, MS 3. yüzyıl ortalarına kadar, ‘sütunlu tip’ olarak adlandırılan ve o zamana kadar yapılmış en pahalı lahit olma özelliğini taşıyan lahitlerin üretimine odaklanmıştır. Ancak, ilk başlarda atölye farklı lahit tipleri de üretmiştir. Bunlar arasında ‘frizli lahit’ler de bulunur. Kayseri Müzesindeki MS 155-160 yıllarına tarihlenen ‘Herakles Lahdi’ örneğinde de gördüğümüz gibi, frizli lahitlerin bazılarında Herakles’in On İki Görevi betimlenmiştir.

MÖ 150-179’lara gelindiğinde, frizli lahitlerin köşelerine yivli sütunlar veya bezemeli gömme ayaklar eklenir. Cenevre lahdinin de dahil olduğu bu lahit türü, ‘Torre Nova tipi’ olarak bilinir. Köşeler arasına ilave sütunların eklenmesiyle birlikte, “sütunlu lahit” tipi ortaya çıkar. Torre Nova lahitlerinden bazılarında bulunan kapılar, sütunlu lahitlerin ortak özelliği haline gelir.

Kayseri Müzesindeki MÖ 155-160 tarihli Herakles Lahdi ile neredeyse çağdaş olan Cenevre’deki Herakles Lahdi, ‘Torre Nova tipi’nin en erken tarihli örneklerinden biri olmalıdır.

Herakles Lahdi Raporunun Sonucu

Cenevre’deki Herakles’in On İki Görevi’nin anlatıldığı Dokimeion mermerinden yapılmış “Torre Nova tipi” lahit, Afyon yakınlarındaki ünlü Dokimeion (İscehisar) lahit atölyesinde üretilmiş olmalıdır. “Torre Nova tipi” lahitler çoğunlukla Pamphylia’da bulunmakla birlikte, Roma’da bulunan örnekleri de mevcuttur. Diğer yandan “Torre Nova tipi” lahitlerin İç Anadolu’daki dağılımı, lojistik nedenler göz önünde bulundurulduğunda, lahitlerin Dokimeion’da üretilip, Perge’de tamamlandığı varsayımını çürütmektedir.

Lahitler üzerindeki çömelmiş figürler, küçük heykel üreten bir Dokimeion atölyesindeki figürler ile büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. İtalya’da, özellikle de Roma’daki “Torre Nova tipi” lahitler genellikle mitolojik konulu sahneler ya da Eros figürleri ile bezelidir. Bu lahitler ayrıca, Cenevre lahdinde bulunmayan ek mimari süslemelerle de bezenmiştir. Dolayısıyla Cenevre’deki Herakles Lahdi’nin Roma’dan geldiği söylenemez. Herakles konulu Dokimeion üretimi lahitler, neredeyse özel olarak Anadolu’da, özellikle de Perge’de bulunur.

Roma Dönemi’ne ait Herakles Lahdi nedir?

Türkiye’ye bu yıl iadesi sağlanan 41 eserden biri olan Herakles Lahdi, son yıllarda iade edilen en önemli eserler arasında yer alıyor. Milattan sonra 2’nci yüzyıla tarihlenen Roma Dönemi lahid üzerinde Herakles’in 12 işi tasvir ediliyor. Arkeoloji literatüründe ‘Torre Nove’ olarak adlandırılan tipte ‘Küçük Asya Lahit’ grubuna giren ‘Herakles Lahdi’ yaklaşık 235 cm boyunda, 112 cm genişliğinde ve 3 ton ağırlığında.

Herakles Lahdi Efsanesi

Yunan mitolojisinde Herakles, Roma mitolojisinde ise Herkül olarak bilinen mitoloji kahramanı, Zeus ile Miken kralının kızı Alkmene’nin oğludur. Lahitte Herakles’in yaptığı 12 iş sırasıyla anlatılır. Her sahne geçişinde Herakles’in fizyolojik değişim gösterdiği ve yaşlandığı görülür. Efsaneye göre Amphitryon’un savaşa gitmesi üzerine onun görünümünde Alkamene ile ilişkiye giren Zeus’un, Alkamene’den Herakles adında bir çocuğu dünyaya gelir.

Alkamene’nin Zeus’tan hamile kalması, Tanrıça Hera’yı çok sinirlendirir. Hera’ya ve tanrısal güçlere karşı koyamayan Herakles cinnet geçirerek ailesini öldürür. Bu cinayetten sonra bir kahine danışmaya gider ve Eurystheus’un hizmetine girer. Onun verdiği görevleri yerine getirir. Bu görevler 12 iş olarak adlandırılır.

Herakles Lahdi’nin Hikayesi

Antalya’nın Aksu ilçesindeki Perge Antik Kenti nekropolünde 1960’lı yıllarda kaçak kazılarda bulunup yurt dışına kaçırılan Herakles Lahdi’nin İngiltere’de restorasyonu yapılmış ve lahde 2010 yılında İsviçre’ye getirilirken Cenevre Serbest Limanı’nda İsviçre Federal Gümrük yetkilileri tarafından yapılan envanter kontrolünde İsviçre kanunlarına muhalefetten dolayı el konulmuştu.

Antalya’nın Aksu ilçesindeki Perge Antik Kenti nekropolünde 1960’lı yıllarda kaçak kazılarda bulunup yurt dışına kaçırılan Herakles Lahdi’nin İngiltere’de restorasyonu yapılmış ve lahde 2010 yılında İsviçre’ye getirilirken Cenevre Serbest Limanı’nda İsviçre Federal Gümrük yetkilileri tarafından yapılan envanter kontrolünde İsviçre kanunlarına muhalefetten dolayı el konulmuştu.

İsviçre hükümeti 2011’de Kültür ve Turizm Bakanlığını olaydan haberdar etmiş ve bunun üzerine konunun uzmanı arkeologlardan alınan bilimsel görüşler ışığında eserin Perge kökenli olduğu anlaşılınca, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştı. Cenevre Başsavcılığı, 21 Eylül 2015’te lahdin Türkiye’ye iadesine karar vermiş, bu karar 2 Mayıs 2016’da Cenevre Adalet Mahkemesi Ceza Dairesi tarafından onanmış ve iade kararı kesinleşmişti.

Perge Antik Kenti’nden 1960’lı yıllarda kaçırılıp İsviçre’de ele geçirilen, Roma Dönemi’ne ait, üzerinde “Herakles’in 12 işi”nin tasvir edildiği lahit, Antalya Müzesi’ndeki Lahitler Salonu’nda yerini alacak.

Yunan mitolojisinde Herakles, Roma mitolojisinde Herkül olarak bilinen mitolojik kahramanın 12 görevini betimleyen mermer lahit, Roma dönemi MS 2’nci yüzyıla tarihleniyor. 235 santimetre boyunda ve 112 santimetre genişliğindeki eser, arkeoloji literatüründe “Torre Nova” olarak adlandırılan tipte “Küçük Asya Lahit” grubuna giriyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığının da girişimleriyle İsviçre’de sergilenen lahit, bakanlık yetkililerince Cenevre’de teslim alınmış ve 6 Eylül’de paketlenerek, gümrük alanına nakledilmişti. İsviçre’deki resmi tatil nedeniyle bir süre gümrük deposunda bekletilen, kargo paketleme ve mühürleme işlemleri Cenevre Başkonsolosluğunca tamamlanan lahit, 13 Eylül’de Zürih’e götürülmüştü. Lahit daha sonra THY’ye ait kargo uçağıyla aynı gün Atatürk Havalimanı’na getirilmişti.

23 Haziran 2017 / Arkeolojikhaber