- DR. MEHMET CANLI
MGM Strateji
27 Ağustos 1922 günüydü. Türk ordusunun 26 Ağustos sabahı başlayan taarruzu şiddetlenmiş ve cephe yarılmak üzereydi. Bu sırada köylerden alınan kılavuzların gösterdiği yoldan, dar bir patikayı takip ederek oldukça sarp Ahır Dağlarını aşan ve Yunan ordusunun gerisine sızan 5. Süvari Kolordusu telgraf ve telefon hatlarını kesmiş, demiryolunu birçok yerden tahrip etmiş ve bazı küçük Yunan birliklerini ortadan kaldırmıştı. Bu sırada 1. Ordu’dan, kolordunun Çiğil Tepe’deki Yunan birliğine arkadan taarruz etmesi emri geldi. Bu görev için bir tümen görevlendirildi.
Böylece 27 Ağustos günü Süvari Kolordusu da diğer birlikler gibi çok yoğun çatışmalara girmiş durumdaydı. Kolordu Karargâh Bölüğü de dâhil tüm birlikler büyük veya küçük bazı Yunan birlikleri ile temas halindeydi. Bu şiddetli çatışmalar sırasında Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin (Altay) Paşa Akçaşar Tepesinde bulunuyor ve buradan birliklerini sevk ve idare ediyordu. Kumarlı ile Akçaşar arasındaki Yunan demiryolu hat muhafız birliğine elde kılıç takımlarının en önünde hücum eden Bayramiçli teğmen Lütfü Osman’ın şehit olduğu haberi gelince Kolordu Komutanı çok üzüldü. Aynı bölgedeki çatışmalarda Teğmen Süreyya da ağır yaralandı. Bu iki Teğmen Kuleli Askerî Lisesi’nde okurken Anadolu’ya kaçmış ve subay talimgâhlarında aldıkları eğitimin ardından teğmen rütbesiyle kıtaya katılmışlardı.

Bu sırada, muharebeler başlamadan önce hastalandığı için Konya Hastanesine gönderilen Kolordu Karargâh Bölüğü subaylarından İzmirli Yıldırım Kemal, Fahrettin Paşa’nın yanına gelerek atından indi ve selam verdi. Yaptığı esprilerle her zaman etrafına neşe saçan ve kabına sığmaz bir genç olan İzmirli teğmenin hastanede yattığını bilen Fahrettin Paşa onu karşısında görünce çok şaşırdı. Fakat daha bu şaşkınlığı üzerinden atmaya fırsat kalmadan Yıldırım Kemal heyecan içinde konuşmaya başladı:
‘’Komutanım… Taarruz haberini alır almaz hastaneden çıktım ve trene atlayıp geldim. Emrinizdeyim.’’
Fahrettin Paşa ne diyeceğini şaşırdı. Anladığı kadarıyla teğmen daha iyileşmeden ve doktorlara haber vermeden Hastaneden kaçmış ve cepheye gelmişti. Fahrettin Paşa bu konuda hiçbir şey söylemedi. Teğmenin elini sıkıp sevgi ve takdir duygularını bildirdikten sonra; ‘’Eski vazifenize devam ediniz.’’ dedi.
Yıldırım Kemal bu emir karşısında bir an durakladı. Kısa süre düşündükten sonra heyecanla tekrar konuşmaya başladı.
‘’Kumandanım… Kılıcımı sallayarak İzmir’e en önde girmek isterim. Beni en ilerideki bir alaya göndermenizi rica ediyorum.’’
Fahrettin Paşa, genç teğmenin bu heyecanını kırmadı ve onu 2. Süvari Tümeni emrine gönderdi. Tümen Komutanı da teğmeni 2. Alay’a gönderdi. Fakat daha iki saat geçmeden Kolordu Komuta yerine Yıldırım Kemal’in şehit olduğu haberi geldi. Teğmen Yıldırım Kemal, Yunan askerlerince savunulan yakınlardaki Küçükköy istasyonuna elinde kılıç hücum ederken şehit olmuştu. Bu haberi duyan Fahrettin Paşa kendini tutamayarak ağladı.
9 Eylül 1922’de Süvari Kolordusu İzmir’e girdiğinde Yıldırım Kemal’in babası, gördüğü her süvariye oğlunu soruyordu. Tesadüfen buna şahit olan Fahrettin Paşa bu durum karşısında çok duygulandı. Bunun üzerine, teğmenin şehit olduğu yerdeki tren istasyonuna Yıldırım Kemal isminin verilmesi için girişimde bulundu. Bu küçük köy istasyonuna zaferden sonra Yıldırım Kemal ismi verildi. İstasyonun bulunduğu eski ismi Küçükköy olan köye de Yıldırım ismi verildi.
Şehit Teğmen Yıldırım Kemal, Afyonkarahisar’ın Sinanpaşa İlçesine bağlı Yıldırım Köyü’nde Tren İstasyonu binasının yanındaki şehitlikte yatmaktadır. Aynı bölgede şehit olan dört subay ve 30 erin mezarı da aynı şehitlikte bulunmaktadır.
(Not: Yıldırım Kemal’in Rütbesi Sinanpaşa Kaymakamlığı internet sitesinde üsteğmen olarak geçmektedir. Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası isimli anılarında onun rütbesini teğmen olarak belirtmektedir.)